Son günlerde şeriatçı çevreler özgürlüklerden söz eder oldular. Laik! Türkiye Cumhuriyeti’nde uygulanan kuralların kendi özgürlüklerine karşı bir kısıtlama olduğunu ve bunlardan kurtulmamız ve özgürlükleri genişletmemiz gerektiğini söylemeye başladılar. Örneğin erkekler tarafından kızlara giydirilen türbanın üniversiteye girmesini istiyorlar ve bunun bir özgürlük olduğunu vurguluyorlar. Türbanın üniversiteye girmemesini yasak olarak görüyorlar.
Oysa türbanın, Kuran’ın bir yasağı olduğunu düşünmüyorlar. Çünkü şeriatçı çevreler Allah’ın emrini yasak saymazlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin, yani insanların koyduğu kurallar yasak oluyor da Allah’ın koyduğu kurallar neden yasak sayılmıyor. Demek ki Allah, insanlardan daha önemli ve daha önceliklidir. Laiklik burada devreye giriyor ve şöyle diyor: Allah veya başka bir tanrının veya Allah’tan geldiği varsayılan sözlerin toplum için hiç bir önemi yoktur. Önemli olan insanların/devletin koyduğu kurallardır.
Kuran’da bulunan nice yasağı neden şeriatçı çevreler yasak olarak ve özgürlüklerine bir kısıtlama olarak görmezler. Aslında şeriatçı olmayan çevreler Kuran’ı böyle algılarlar. Böyle algılamalarından dolayı kuşkusuz özgür olamazlar. Ancak şeriatçı çevrelerin devletin kurallarına yasak demeleri ve kuranda bulunan kuralları yasak olarak görmemeleri bir çelişkidir.
Kumar yasağı
Kuran’ın Türkçe açıklamasını okuyanlar görecektir ki, inananların uyması gerektiği belirli yasaklar vardır.
Bunlardan biri kumardır. Türkiye'de milli piyango, kazı kazan, sayısal loto, şans topu, on numara, süper loto, ganyan gibi şans oyunları adı altında açıktan kumar oynatılmaktadır. Kumarı oynatan devlet, oynayan ise kendilerine Müslüman denen kişilerdir. Kuran’da yasaklanan kumara neden kimse karşı çıkmıyor. Türkiye’de bu oyunları oynayanların sayısını devlet istatistik olarak vermiyor, vermiş bile olsa ben bulamadım. Ancak 73 milyon nüfuslu Türkiye’de en az 15 milyon kişi bu oyunları oynamaktadır. Bu rakam Türkiye’nin % 20 sini oluşturmaktadır. % 99’u Müslüman bir ülkede nasıl olurda bu denli insan kumar oynar.
Kuran’da geçen ayet şöyledir:
Maide 90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
Şimdi bir düşünelim! Devletin başında bulunan hükümetteki partiye oy verenler hükümetin bu oyunları oynatmasına ve her geçen gün bu oyunları çoğaltmasına neden karışı çıkmıyorlar; bile bile neden o partiye oy vermektedirler. Türban kuranın emridir de, şans oyunları adı altında oynatılan kumar yasağı kuranın emri değil midir?
Hükümetin kendi eli ile halkına oynattığı kumara neden iktidardaki partiye oy verenler karşı çıkmazlar. % 47’lik bir kesim eğer kumar oynamıyor ve Kuran’ın emrini uygulamak istiyorsa neden buna alet olmaktadırlar. Kuranın türban emrini yerine getirenler neden hükümetin kumar oynatmasına karşı çıkmamaktadırlar.
Kuşkusuz hükümet şans oyunları adı altında oynanan kumarı halkın yoksulluk, çaresizlik, açlık, vb. durumlar karşısında bir umuda sarılması için pompalamaktadır. Halka yapılan bu zülüm, haksızlık, açlıktan ölen çocuklar, zenginlerin yaptığı israf, yoksulluktan doğan cinayetler, yenen yetim hakları, kula kulluk eden düzenin yaratılması, haram yoldan edilen kazançlar, faiz yemek, vb. eylemler Kuran’a göre yasak ise neden bunları yapan hükümetler bu denli oy almaktadır?
Faiz yasağı
Türkiye’de neredeyse herkes zengin olma düşüyle tutuşmaktadır. Peki, nasıl zengin olunur. Gökten para yağmadığına ve çalışarak zengin olunmayacağına göre, çeşitli yöntemlerle zengin olma düşleri kurmaktadır. Bir alınıp beşe satılan mallar, eroin/silah kaçakçılığı, adam öldürme, kalpazanlık, kaçakçılık, şans oyunları vb. yöntemler zengin olmak için en uygun yöntemlerdir. Dürüst insan, hiçbir süre zengin olmaz, olmak istemez. Zengin olma yolu bir tane daha var ki, o da faizdir. Faizcilik kurana göre yasaktır. Ayetler şöyle:
Bakara 275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar.
Maide 130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Ali İmran 130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Oysa kendilerine Müslüman diyen milyonlarca insanın parası bugün bankalarda faize yatırılmış durumdadır. Türbanın yalnızca üniversitelerde değil, her kamu kuruluşunda yasak olmamasını savunan ve bunun bir Kuran’ın emri olarak görenler, neden “faiz yemeyin” emrine uymazlar. Neden faizle iş yapan hükümeti veya hükümetleri her defasında destelerler. Kuran’da yalnızca türban emri mi var? Kuran’daki “türbansız gezmemelisin” yasağına evet de, “faiz yeme” yasağına hayır mı? Bu nasıl bir inançtır ki birine evet, ötekine hayır.
Bunun yanında türbanın üniversitelere girmemesini yasak olarak görenler ve her defasında özgürlükleri savunanlar, kuranın yasaklarına neden ses çıkarmazlar. Kuranın kendi özgürlüklerine kısıtlama getirdiklerini neden söylemezler. Kuşkusuz bu “Allah’a karşı gelmek olur” diyeceklerdir. Peki, faiz yerken, şans oyunları adı altında kumar oynarken Allaha karşı gelmiş olmuyor musunuz?
Yahudileri, Hıristiyanları ve Kâfirleri Dost Edinmeyin Yasağı
Bugün Türkiye’de türban yasağı var diyenler, bireyci özgürlükleri savunurken, kuranın yasaklarına ve özgürlükleri kısıtlayıcı emirlerine nedense ses çıkarmamaktadırlar.
Örneğin:
Ali İmran 28: Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır. Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmanız hususunda uyarır. Nihâyet gidiş Allah'adır.
Nisa144- Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Maide 51- Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
Allah hem kâfiri yaratıyor hem de müminlerden onları dost edinmemeleri için ayetler indirir. Kuşkusuz bu durum yüzyıllarca önce yazılmış olan ayetlerin kendi ortamında değerlendirilmelidir. Ancak iş çığırından çıkmıştır. Yasakları kaldırmak isteyenler kuranın yasaklarını da kaldırabilecekler mi?
Domuz Yemeyin Yasağı
Al sana bir yasak daha… Kim kaldıracak bu yasağı. Özgürlükleri savunanlar neden bu yasağı kaldırmıyor. Ayetler şöyle:
Nahl 115- O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
En’am 145- De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, veya akıtılmış kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.
Son olarak Örtünme Yasağı
Ayet şöyle:
Nur 31- Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.
Şimdi biraz düşünelim! Kuran, Müslüman kadınlara bir yasak getiriyor ve diyor ki: “Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.”
Burada sözü edilen kuşkusuz kadının görünen kısmalarının kapanmasıdır. Kısacası “açık gezmeyin” yasağı vardır. Bu bir yasaktır! Bu yasağı görmezden gelip de, Türkiye Cumhuriyeti’nin koyduğu kuralları yasak ve özgürlüklere karşı kıtlama sayanlar, kendi kafalarına örttüklerini yasak ve özgürlüklere kısıtlama olarak görmezler. Çünkü Allah devletten/toplumdan üstüdür. Dini emirler yasak sayılmıyor, devletin kuralı yasak sayılıyor. Kuşkusuz sorun, yasak olup olmaması değil, sorun eşitsizliği, sömürüyü, kargaşayı yaşatmaktır. İstediğiniz biçime girin.
Ancak eşit bir toplum bir gün yaratılacaktır. Bilinç bugün bunu yalnızca söylüyor; ileride yüzyıllarda gerçekleştirecektir.
Oysa türbanın, Kuran’ın bir yasağı olduğunu düşünmüyorlar. Çünkü şeriatçı çevreler Allah’ın emrini yasak saymazlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin, yani insanların koyduğu kurallar yasak oluyor da Allah’ın koyduğu kurallar neden yasak sayılmıyor. Demek ki Allah, insanlardan daha önemli ve daha önceliklidir. Laiklik burada devreye giriyor ve şöyle diyor: Allah veya başka bir tanrının veya Allah’tan geldiği varsayılan sözlerin toplum için hiç bir önemi yoktur. Önemli olan insanların/devletin koyduğu kurallardır.
Kuran’da bulunan nice yasağı neden şeriatçı çevreler yasak olarak ve özgürlüklerine bir kısıtlama olarak görmezler. Aslında şeriatçı olmayan çevreler Kuran’ı böyle algılarlar. Böyle algılamalarından dolayı kuşkusuz özgür olamazlar. Ancak şeriatçı çevrelerin devletin kurallarına yasak demeleri ve kuranda bulunan kuralları yasak olarak görmemeleri bir çelişkidir.
Kumar yasağı
Kuran’ın Türkçe açıklamasını okuyanlar görecektir ki, inananların uyması gerektiği belirli yasaklar vardır.
Bunlardan biri kumardır. Türkiye'de milli piyango, kazı kazan, sayısal loto, şans topu, on numara, süper loto, ganyan gibi şans oyunları adı altında açıktan kumar oynatılmaktadır. Kumarı oynatan devlet, oynayan ise kendilerine Müslüman denen kişilerdir. Kuran’da yasaklanan kumara neden kimse karşı çıkmıyor. Türkiye’de bu oyunları oynayanların sayısını devlet istatistik olarak vermiyor, vermiş bile olsa ben bulamadım. Ancak 73 milyon nüfuslu Türkiye’de en az 15 milyon kişi bu oyunları oynamaktadır. Bu rakam Türkiye’nin % 20 sini oluşturmaktadır. % 99’u Müslüman bir ülkede nasıl olurda bu denli insan kumar oynar.
Kuran’da geçen ayet şöyledir:
Maide 90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
Şimdi bir düşünelim! Devletin başında bulunan hükümetteki partiye oy verenler hükümetin bu oyunları oynatmasına ve her geçen gün bu oyunları çoğaltmasına neden karışı çıkmıyorlar; bile bile neden o partiye oy vermektedirler. Türban kuranın emridir de, şans oyunları adı altında oynatılan kumar yasağı kuranın emri değil midir?
Hükümetin kendi eli ile halkına oynattığı kumara neden iktidardaki partiye oy verenler karşı çıkmazlar. % 47’lik bir kesim eğer kumar oynamıyor ve Kuran’ın emrini uygulamak istiyorsa neden buna alet olmaktadırlar. Kuranın türban emrini yerine getirenler neden hükümetin kumar oynatmasına karşı çıkmamaktadırlar.
Kuşkusuz hükümet şans oyunları adı altında oynanan kumarı halkın yoksulluk, çaresizlik, açlık, vb. durumlar karşısında bir umuda sarılması için pompalamaktadır. Halka yapılan bu zülüm, haksızlık, açlıktan ölen çocuklar, zenginlerin yaptığı israf, yoksulluktan doğan cinayetler, yenen yetim hakları, kula kulluk eden düzenin yaratılması, haram yoldan edilen kazançlar, faiz yemek, vb. eylemler Kuran’a göre yasak ise neden bunları yapan hükümetler bu denli oy almaktadır?
Faiz yasağı
Türkiye’de neredeyse herkes zengin olma düşüyle tutuşmaktadır. Peki, nasıl zengin olunur. Gökten para yağmadığına ve çalışarak zengin olunmayacağına göre, çeşitli yöntemlerle zengin olma düşleri kurmaktadır. Bir alınıp beşe satılan mallar, eroin/silah kaçakçılığı, adam öldürme, kalpazanlık, kaçakçılık, şans oyunları vb. yöntemler zengin olmak için en uygun yöntemlerdir. Dürüst insan, hiçbir süre zengin olmaz, olmak istemez. Zengin olma yolu bir tane daha var ki, o da faizdir. Faizcilik kurana göre yasaktır. Ayetler şöyle:
Bakara 275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar.
Maide 130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Ali İmran 130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.
Oysa kendilerine Müslüman diyen milyonlarca insanın parası bugün bankalarda faize yatırılmış durumdadır. Türbanın yalnızca üniversitelerde değil, her kamu kuruluşunda yasak olmamasını savunan ve bunun bir Kuran’ın emri olarak görenler, neden “faiz yemeyin” emrine uymazlar. Neden faizle iş yapan hükümeti veya hükümetleri her defasında destelerler. Kuran’da yalnızca türban emri mi var? Kuran’daki “türbansız gezmemelisin” yasağına evet de, “faiz yeme” yasağına hayır mı? Bu nasıl bir inançtır ki birine evet, ötekine hayır.
Bunun yanında türbanın üniversitelere girmemesini yasak olarak görenler ve her defasında özgürlükleri savunanlar, kuranın yasaklarına neden ses çıkarmazlar. Kuranın kendi özgürlüklerine kısıtlama getirdiklerini neden söylemezler. Kuşkusuz bu “Allah’a karşı gelmek olur” diyeceklerdir. Peki, faiz yerken, şans oyunları adı altında kumar oynarken Allaha karşı gelmiş olmuyor musunuz?
Yahudileri, Hıristiyanları ve Kâfirleri Dost Edinmeyin Yasağı
Bugün Türkiye’de türban yasağı var diyenler, bireyci özgürlükleri savunurken, kuranın yasaklarına ve özgürlükleri kısıtlayıcı emirlerine nedense ses çıkarmamaktadırlar.
Örneğin:
Ali İmran 28: Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır. Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmanız hususunda uyarır. Nihâyet gidiş Allah'adır.
Nisa144- Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
Maide 51- Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
Allah hem kâfiri yaratıyor hem de müminlerden onları dost edinmemeleri için ayetler indirir. Kuşkusuz bu durum yüzyıllarca önce yazılmış olan ayetlerin kendi ortamında değerlendirilmelidir. Ancak iş çığırından çıkmıştır. Yasakları kaldırmak isteyenler kuranın yasaklarını da kaldırabilecekler mi?
Domuz Yemeyin Yasağı
Al sana bir yasak daha… Kim kaldıracak bu yasağı. Özgürlükleri savunanlar neden bu yasağı kaldırmıyor. Ayetler şöyle:
Nahl 115- O size ancak ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
En’am 145- De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, veya akıtılmış kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.
Son olarak Örtünme Yasağı
Ayet şöyle:
Nur 31- Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.
Şimdi biraz düşünelim! Kuran, Müslüman kadınlara bir yasak getiriyor ve diyor ki: “Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.”
Burada sözü edilen kuşkusuz kadının görünen kısmalarının kapanmasıdır. Kısacası “açık gezmeyin” yasağı vardır. Bu bir yasaktır! Bu yasağı görmezden gelip de, Türkiye Cumhuriyeti’nin koyduğu kuralları yasak ve özgürlüklere karşı kıtlama sayanlar, kendi kafalarına örttüklerini yasak ve özgürlüklere kısıtlama olarak görmezler. Çünkü Allah devletten/toplumdan üstüdür. Dini emirler yasak sayılmıyor, devletin kuralı yasak sayılıyor. Kuşkusuz sorun, yasak olup olmaması değil, sorun eşitsizliği, sömürüyü, kargaşayı yaşatmaktır. İstediğiniz biçime girin.
Ancak eşit bir toplum bir gün yaratılacaktır. Bilinç bugün bunu yalnızca söylüyor; ileride yüzyıllarda gerçekleştirecektir.